Her gün binlerce seçenek arasından küçüklü büyüklü kararlar vermek durumundayız. Bu kararlar da etkilerine göre yaşamımızı şekillendiriyor. Başarı ve başarısızlığımızın oluşumunda rol oynayabiliyorlar. Bu bölümde, karar verme konusunda anlattıklarım “düşünme” sonucu kararlardır. Yani, “anlık kararlar” yerine, hayatımızı daha fazla ilgilendiren “önemli” kararları nasıl almamız gerektiği üzerinde durulmuştur.
Yapılan çalışmalar sonucunda bu “bilinçli ve düşünülmüş” kararlar hayatımızda çok da fazla yer tutmaz. Bu yüzden bu oranı arttırmak gerekir. Peki, gerçekten bilinçli kararlar verseydiniz, hayatınızda neler değişik olurdu? Hayatınızda neler yapabilirsiniz? Ertelediğiniz kararları verseniz şu andan itibaren neler değişir? Hayatınızdaki ya hep ya hiç durumunda olduğunuz ve karar için bekleyen her şeyi düşünün. Sana acı veriyorsa ıstıraba dönüştüyse artık doğru karar verme zamanı gelmiştir. Peki, ama nasıl?
Kişinin doğru karar alması aslında zekaya ilişkin bir şeydir. Satrançta mükemmel bir hamle yapmak gibidir. Birkaç adım sonrası hesaplanmamışsa karar vermenin de bir ehemmiyeti olmayacaktır. Daha iyi kararlar verdikçe, davranışlarınızda pozitif değişmeler olur. Davranışlarınız iyileştikçe, hayattan istediğiniz sonuçları alabilirsiniz. Karar verme öyle bir şeydir ki, üstün insanlar fazlası ile bu yeteneğe sahiptirler. Onlar kendi kendilerine karşı karar alabilme hakkına sahiptirler. Küçük, büyük sayısız kararlar alırlar. Onları farklı kılan da budur. Alınan her karar aynı zamanda itibar ile de ilgilidir. Çünkü itibar paradan önemlidir. Aldığımız her karar bizim başarılı veya başarısız olmamıza etki edecektir. Başarı ve başarısızlığın görünen bir silüeti vardır.
Karar verme stratejisi 5 aşamalıdır. Tetikleyici, harekete geçme, sınama, karar noktası ve sonuçtur. Tetikleyici; karar almamızı tetikleyen iç ve dış olaylardır. Harekete geçme; çeşitli çözümler ürettiğimiz ve bilgi topladığımız işlemdir. Sınama; en kritik aşamadır. Bir karşılaştırmadır. Karar noktası; uygunluğun olup olmadığını belirtme noktasıdır. Uygunluk varsa karar alıyoruz. Yoksa en başa dönüp tekrar sürece başlıyoruz. Sonuç ise; aldığımız karardır.
Aslında tüm mesele karar vermek değildir. Karar verdin mi uygulayacaksın ve aldığın kararın arkasında duracaksın. Bu iradeyi sergileyeceksin. Karar verdin mi, olmasını sağlamaktan başka yapacak bir şey yok. Karar verin ve olmasını sağlayın. Ani karar vermeye kendinizi zorlamayın yeter. Fikirleri hayata geçirmek konusunda da özen göstermeliyiz. “Ben demiştim” diye haklı çıkmak mı, yoksa kazanmak mı önemlidir? Eğer kazanmaya niyetliyseniz, önce kendinize sonra da karar verme yeteneğinize güvenmelisiniz. Bunun sonucunda da kazanırsanız asla ufak ödüllerle yetinmemelisiniz. Ya da ufak ödüller için ciddi kararlar almamalısınız.
Öyleyse gerçek ve doğru karar nasıl alınır? Gerçek bir karar vermek ne demektir? Anthony Robbins’ e göre gerçek bir karar verme; “bir sonuç elde etmeye adanmak, kendinizi diğer tüm ihtimallerden koparmaktır. Bir kararın gerçek olup olmadığı yeni eylemlere geçmenizle ölçülebilir. Eğer eylem yoksa karar vermemiş demeksiniz. Daha iyi kararlar vermenin yolu, çok fazla karar vermekten geçer. Hayatımız; tutarlı, yeni ve adanmış bir karar verdiğimiz anda değişir. Kaderimiz karar anlarında şekillenir. Çünkü kararlar hem sevinçlerin hem de sorunların kaynağı olabilmektedir. Kaderinizi kontrol eden üç karar şunlardır:
- Nelere odaklanacağınıza karar vermek
- Bir şeyin sizin için ne anlam taşıdığına karar vermek
- İstediğiniz sonuçları elde etmek için ne yapacağınıza karar vermek