Esneklik sayesinde seçenekler oluştururuz. NLP en az 3 seçenek olmasını ister. Pek çok NLP kitabında bir ve iki seçenek olması, seçeneksiz olunduğu anlamına gelmektedir. Bazen hiç seçeneğiniz yoktur gibi görünür tek seçeneğiniz vardır ve sadece dövüşmek zorundasınızdır. O zaman da dövüşürsünüz. Ama her zaman amacınız, en az 3 seçeneğe sahip olmaktır. En az 3 seçeneğe sahip olmanın en temel yolu ise, düşünmektir. Yaptığınız veya yapacağınız şeyler üzerinde yeterince düşünürseniz, 3 ten fazla seçeneğe sahip olduğunuzu görebilirsiniz.
Ancak bu sonsuz seçeneğe sahip olun anlamında değildir. Daha başarılı kararlar vermek için bu “sonsuz” seçeneğe gerek yoktur. Makul ölçülerde “en önemli” 3- 5 seçenek olması yeterlidir. Bu seçeneklere bakıldığında zaten uygulanabilecek 1 veya 2 seçenek vardır. Diğerlerin önemi daha düşüktür ve hatta “belki” içerebilirler.
Birden fazla seçeneğe sahip olmak, sadece birini seçip yola devam etmek demek de değildir. En az 2 seçeneği aynı anda devam ettirebilme becerisi kazanabilmek gerekir. İşte bu zenginlik sağlar. Kendinize bunu sağlamanın yollarını bulmayı öğretin. Her iki seçeneği de aynı anda yapabilmenin bir yolunu bulma alışkanlığı kazanın. Bu sayede bir yol tıkandığında diğer yoldan devam edebilirsiniz.
Portföy yönetimi için şöyle bir tanım vardır: “Tüm yumurtaları aynı sepete koymayın. Sepet düşerse tüm yumurtalar kırılabilir.” Burada risk yönetimi anlatılmak istenmiştir. Aslında bu seçeneklerin fazla olması demektir. Ne kadar çok seçenek olursa kişi, o kadar çok kendini rahat ve güvende hissedecektir.
Seçeneklerimizin bol ve çeşitli olması geçmiş deneyim ve referanslarımıza bağlı olduğu kadar gelecek ile ilgili beklentilerimize de bağlıdır. Seçenek olmadığında seçeneksizlik var demektir. Seçeneksizlik, mecburiyetlere mecbur bırakır veya hatalara neden olur. Seçenekleri hiçbir zaman azaltmamak gerekir. Sadece mevcut seçeneklerin yanına yeni yaklaşımlar düşünmek gerekir. Elinizde hiç seçenek olmadığını düşünseniz bile, aslında her zaman bir seçenek, bir ihtimal daha vardır.
Genellikle çoğu yönetici farklı seçeneklerin araştırılmasının çok zaman alacağından endişe duyar. Bu mantıklı bir korkudur. Araştırmacı Kathleen Eisenhardt bunun tam aksinin doğruluğunu ispatlamıştır. Silicon Vadisi’ nde faaliyet gösteren liderleri incelediğinde, daha fazla seçeneği bir arada değerlendiren liderlerin aslında daha hızlı karar verdiklerini tespit etti.
Bazen de doğru yere ulaşmak için yanlış seçimler yaparız. Bunu iyi niyetli bir şekilde yaparız. Sadece sonucu düşündüğümüz için yaparız. Seçenekler bazen birbirleri ile zıt yönde olabilirler. Ancak seçenekler birbirini dışlamak durumunda da değildirler. Böyle durumlarda insanlar doğru olanı, iyi olanı seçmekte genelde zorlanırlar. Bunun nedeni, olayların rasyonel şekilde veya beklendiği şekilde karşımıza çıkmaması ve bizim önyargılarımızdır. Geçmişten gelen deneyimlerimiz seçimlerimizi etkilemektedir. Seçimlerimiz de kararlarımızı oluşturduğu için bu üzerinde düşünülmesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkar. Doğru olmayanlara acı duygularını, doğru olanlara zevk duygularını bağladığınızda seçmek kolaylaşır.
İnsanlar, o anda en iyi seçimi yaparlar. Bir an için en iyi görünen eylem, kişinin seçmesine neden olur. Seçim, o an için en iyi seçenek olduğu için harekete geçilir. Bunun varlığı sayesinde pişmanlıklar açıklanabilir. Aradan zaman geçtiği için farklı değişkenler devreye girmiştir. Şimdiki zamandan geçmişi düşünüp yargılamak pişmanlık ve üzüntüye yol açar.
Doğru soru:
“En az 3 seçeneğim var mı?”
“Kendinizi çıkmaz bir sokakta hissettiğinizde ne yaparsınız?”